top of page

Ah, O Eski İstanbul

  • Fatma Tülin
  • 30 Eki 2024
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Fatma Tülin

Editör: Ali Kılıç



ree

Gökyüzüne uzanan gökdelenlerin olmadığı ve asfaltın da henüz var olmadığı zamanlarda, yeşil patikaların yumuşak virajlarla Boğaz'a indiği, masmavi sularında küçük kayıkların gezindiği eski İstanbul'u hepimiz bir yerlerde görmüşüzdür. Baharda erguvanlarla renklenen, kışın beyaza bürünen bu manzaralara özlemle iç geçirmişizdir. Kim İstanbul’un o zamanlarında yaşamak istemez ki? Zaman makinesi icat edilene kadar bu pek mümkün görünmüyor. Ancak Behiç Ak’ın yazıp çizdiği "Vapurları Seven Çocuk" adlı kitabı, okuyucularını eski İstanbul'a, sevimli bir vapur yolculuğuna çıkarıyor.

Fırat, annesi, kardeşi ve Tebeşir adındaki kedileriyle Boğaz kıyısındaki Hamsi Apartmanı'nda yaşıyor. Vapur tutkusuyla maketler yapıyor ve tatil günlerinde elinde balonlarla Boğaz vapuruna binip balon satıyor. Vapurun yanaştığı eski iskelede, yolcular yalı sakinlerine gazeteler uzatıyor, yalıdakiler de onlara yaprak sarması ikram ediyor. Bir anda yolcular kahvaltı masasında kendilerini buluveriyor.

Meydanın ortasında dev bir çınar ağacı var. Ağacın dallarına çeşitli eşyalar asan Hayati Bey, buraya “Hayat Kurtaran Parçalar Sergisi” adını vermiş. Dallarda düğmelerden araba sileceklerine kadar her şey bulunuyor, çünkü Hayati Bey’e göre neye ne zaman ihtiyaç olacağı belli olmaz.

Apartmanın tam karşısında, Meliha Hanım’ın ahşap işçiliğiyle ünlü tarihi bir yalı bulunuyor. Meliha Hanım sık sık komşularını davet edip onlara ud ve piyano eşliğinde keyifli anlar yaşatıyor. Mahallede hayat böyle huzur içinde sürüp giderken bir gün Meliha Hanım tüm eşyalarını tekneye yükleyip hiç yanından ayırmadığı, paslı çocukluk bisikletini de yanına alarak mahalleden ayrılıyor.

Onun gidişiyle birlikte mahallede dedikodular yayılmaya başlıyor: Yalının yıkılıp yerine gökdelen dikileceği söyleniyor. Zamanla yalı bakımsız hale geliyor, bahçesi çöplerle doluyor. Eski olan her şey şikâyet konusu olmaya başlıyor: Çınar ağacının devrileceği, vapurların eskidiği, tarihi iskelenin gereksiz olduğu söyleniyor. Mahalle sakinleri için kötü günler yaklaşıyor.

Sonunda korkulan oluyor. İskele meydanındaki kahveler ve tarihi bina lüks restoranlara dönüştürülüyor, meydan insan ve araba kalabalığıyla dolup taşıyor. Yalının bahçesi ise otopark olarak kullanılıyor. Fırat’ın en sevdiği küçük vapurun bile artık hizmet dışı kalacağı açıklanıyor.

Fırat, vapurların atıldığı hurdalığı Hayati Bey sayesinde buluyor ve oradan aldığı parçalarla bir yaz boyunca minik bir vapur maketi yapıyor. Tatil dönüşünde annesi ve kardeşi, mahallede her şeyin eski haline döndüğünü görünce şaşkınlığa kapılıyor. Minik vapur hızla kıyıya yanaşırken içinden Meliha Hanım ve eşyaları çıkıyor. Peki, vapurun kaptanı kim dersiniz?

KÜNYE:

Yazar ve Çizer: Behiç Ak

Yayınevi: Gün ışığı kitaplığı

Basım Tarihi: ilk baskı 2009, 43. baskı 2020


Comments


Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için abone olun

Aramıza hoş geldiniz!

© 2024, Hıçgıdık Dergisi

bottom of page