top of page

BABA, DEDE VE BİR ÇOCUK HİKÂYESİ: FİL

  • Ayşe Kevser CAN
  • 11 Haz 2024
  • 3 dakikada okunur

Yazar: Ayşe Kevser Can

Editör: Gamze Güneş



ree

Fil; bir aile, umut ve iyileşme hikâyesi. Ödüllü yazar ve illüstratör Peter Carnavas’ın bir çocuğun duygusal yolculuğunu ve babasının depresyonuna nahif bir bilgelikle meydan okuyuşunu anlattığı kitabı Fil, Elif Ersavcı’nın çevirisiyle, Can Çocuk’tan çıktı. Yazarın ilk çocuk kitabı olan Fil (The Elephant), 2018 yılında Queensland Edebiyat Ödülü'nü kazandı.

 

Bazen bir acı yaşarız ve bu acının üzüntüsüyle ne yapacağımızı bilemeyiz. Ama daha kötüsü, bu acıyı yaşayan en sevdiğimize, yakınımıza bu üzüntüsüyle ne yapacağını söyleyememektir. Oysa bir FİL bu üzüntüyü sırtlayabilecek kadar yeterince büyük, ağır ve gridir. Siz, yanınızda kocaman bir fil ile yaşamaya çalıştınız mı hiç? Ya da yavaş yavaş ilerleyen bir kaplumbağanın peşinden gittiniz mi? Aile fertlerinden birinde yaşanan kayıp sebebiyle ortaya çıkan çözülme ve sarsılma anlarına tanıklık edebilmek ve bu süreci onlarla yaşayabilmek cesaret ister. Peki, bu fil, gitmemekte ısrar eder ve evinizin içinde yaşamaya başlarsa ne yaparsınız?

 

Kitabımızın minik ve cesur kahramanı Olive, babasının yanında büyük ve gri fili gördüğünde hüznün etkisini görmüş ve bu duyguyu kolaylıkla aşamayacağını anlamıştı. Babası nereye gitse fil de onunla birlikte ayaklarını sürüyerek peşinden ilerliyordu. Peki, küçük bir çocuk kocaman ve gri bir fille nasıl baş edebilirdi ki? Fil, yalnız değildi üstelik! Olive, dedesinin yanında da büyük ve gri bir kaplumbağa olduğunu fark etmişti. Artık hem fille hem de kaplumbağa ile baş etmesi gerekiyordu. Olive’in babası ve dedesiyle ortak bir noktası var üstelik: Olive annesini, babası eşini ve dedesi de kızını kaybetmişti. Kayıplarının ardından yas tutan ve hayata küsen bu iki kişiye yalnızca Olive yardım edebilir miydi? En yakın arkadaşı Arthur’un söylediği bir şey zihninde yankılanmaktaydı: “Baban bisikletini tamir etmeyecek; sen babanı tamir etmedikçe!“

Hem sevgi, hem çaba hem de aile ilişkilerini sade bir üslupla anlatan kitapta babasını büyük bir filden kurtarmaya çalışan Olive ile tanışıyoruz. Olive, annesi öldüğünden beri yanında koca bir fille gezen babası ve okul çıkışlarında onu sürprizleriyle karşılayan mor renkli sırt çantalı dedesi ile beraber yaşamaktadır. Ve babasını artık o can sıkıcı filden kurtarması gerektiğini düşünür. Nasıl yapacağını bulması biraz zaman alsa da Olive’in aklına işe yarayacağını düşündüğü bir fikir gelir.

“Akşam yemeğinde Olive babasıyla filin karşısına oturdu. Arthur’un sözleri dolanıp duruyordu aklında. Baban bisikletini hiç tamir etmeyecek; sen babanı tamir etmedikçe. Ne var ki Olive işe nereden başlayacağını bilmiyordu. Elindeki en iyi plan konuşmak, eski ve harika şeylerden bahsetmek ve bisikletinin tamir edilmesinin neden eskisinden de önemli olduğunu anlatmaktı.“

 

Olive’in babası sabah işe giderken fil de onunla beraber gider. Akşam eve döndüğünde fil de onunla birlikte döner. Ağır ve sessiz, hep yanı başındadır fil; üzüntüden bir gölge gibi babasını takip eder. Olive, annesi öldüğünden beri durumun böyle olduğunun farkındadır ama babasının hep üzgün olmasına artık dayanamaz. Dedesinin ve en yakın arkadaşı Arthur’un yardımıyla, ailesini bu filden kurtarmak için bulduğu fikri uygulamak için kolları sıvar. Ancak zaman içerisinde mutluluğun sandığı kadar kolay olmadığını öğrenmekle kalmaz küçük adımların büyük sonuçlar yaratabileceğini de farkeder.

 

Olive, çareyi en yakın arkadaşı Arthur ile filler hakkında araştırma yapmakta bulur. Bir gün bahçelerinde ağacın tepesine çıkmış ve kask takmayı unutmuşken ağaçtan düşüverir. Bu duruma üzülerek kendisini suçlayan dedesinin yanına da bu kez ağır mı ağır ilerleyen bir kaplumbağa gelmiştir. Olive’in işi biraz daha zorlaşır ama neyse ki onu neşelendiren köpeği Freddie vardır. Önce babasının “yokluğunda” hayatını çekip çeviren dedesinin hayvanıyla başlar işe. Gri ve ağır kaplumbağanın gitmesi için dedesini mutlu etmesi yeterlidir. Çünkü neşelenmek, gülümsemek ve mutlu olmak tüm griliği dağıtacak renklere kavuşmak gibidir. “Dedem benim en sevdiğim eski ve harika şey, benim dünyamı o döndürüyor. Dedem günümün gri kısımlarını silip onları renklere boyuyor.”

 

Yaşamı renklerle anlatmaya çalışmak her zaman doğru ve anlamlı olmayabilir. Her birimizin zaman zaman griye bürünmüş bir dönemi olmuştur, özellikle de kaybedişlerimizin ardından. Hiç beklemediğiniz, hazırlıksız yakalandığınız bir anda etrafınızı sarıveren gri sis, ne önünüzü gösterir size ne de başka duyguların varlığını hissettirir. Her şeyin üzerini perde misali örter, bu örtüyü kaldırmak ise sevgi ve emek ister.

 

İnsanların hayatına dokunmanın yollarını keşfetmişseniz, karşınızdaki kocaman gri bir fil de olsa üstesinden gelebilirsiniz. İncelikli bir plan ve en yakınlarının desteğiyle Olive, duygusal yolculuğunda nahif bir bilgelikle babasının depresyonuna meydan okur. Babasının koca filinin gitmesiyle Olive’in Freddie’ye olan ihtiyacı da ortadan kalkar. Sevdiklerinin yükünü göğüsleyebilmek gibi büyük işler başarmış bir çocuk için kendi gri hayvanına veda etmekte çocuk oyuncağıdır. Çünkü sevdiklerimize “iyi gelmek” insanın kendisine de iyi gelir ve onların elinden tutmak bütün grilikleri bir anda gökkuşağının renklerine dönüştürebilir; küçücük bir çocuk olsanız da!

 

Hikâyenin en güzel kısmı ise, Olive’in dedesinin mor renkli sırt çantası ile keşfe çıktıkları, “Yan Yana” şarkısını söyledikleri ve tepeden içinde notlarla kâğıt uçak gönderdikleri gün! Olive ve dedesinin kasabaya yüksekten bakan tepeden insanlara yolladıkları “uçan kâğıt mesajlar” insanların nereden geldiğini bilmese bile küçücük mesajlardan mutlu olabildiklerini gösterir. Bu, başkalarının hayatına dokunabilme, yani “insan” olabilmenin en güzel temsili halidir. Ve bu sıcacık temsili hikâyenin kalbinizi sımsıkı saracağına eminiz.

 

Sizlere şimdiden keyifli okumalar dileriz.

KÜNYE

Yayınevi: Can Çocuk Yayınları

Hedef Kitle: 9 yaş ve üzeri

Türü: Hikâye


Comments


Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için abone olun

Aramıza hoş geldiniz!

© 2024, Hıçgıdık Dergisi

bottom of page