GÜNEŞE YOLCULUK
- Meliha Akkürek
- 30 Eki 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 31 Eki 2024
Yazar: Meliha Akkürek
Editör: Fatma Tülin

Peygamber Efendimiz’i çocuklarımıza tanıtmak için, pek çok "Siyer-i Nebî" kitabı yazılmıştır. "Güneşe Yolculuk” da bunlardan biridir fakat bu kitabın alâmet-i fârikası; bu anlatımı tarihî seyir içinde değil, bir roman mecrâsında, fantastik bir dille yapmış olmasıdır.
Romanın başkahramanı Zehra, bir gün öğretmeninin verdiği ödev için bir araştırma yapmak ister. Öğretmeni onu önce Garip Dede'ye gönderir. Garip Dede, Zehra'ya ikram ettiği çay eşliğinde Hz. Abdullah ve Hz. Âmine'nin tanışma hikâyelerini anlatırken, Zehra'nın çayı içmesiyle kendini Mekke sokaklarında bulması bir olur... Telaşla neler olduğunu anlamaya çalışırken, çölün ortasındaki bir pazar yerinde iki kadının konuşmalarından, Hz. Abdullah'ın oğlunun doğumuna yetişemeden yolda hastalanıp vefat ettiğini duyar.
Sokaklar arasında dolaşırken, dikkatini çeken gül kokusunu takip ederek bir evin önüne gelir.
Burası, o kutlu bebeğin doğduğu evdir. İçeriden doğuma yardım eden hanımların, Hz. Âmine ile bebek hakkındaki konuşmaları duyulmaktadır. Zehra, Hz. Âmine'yi ve bebeğini görmek için ısrarla evin kapısını çalar. Tam kapıdan içeri girerken, kendisini tekrar Garip Dede'nin karşısında bulur. Garip Dede ona uyuyakaldığını söyler, fakat Zehra gördüklerinin bir rüya olmadığından emindir.
Zehra ertesi gün, araştırma görevinin ikinci durağı olan Köse Hoca'nın evine yollanır. Onun evinde de kendisini büyülü bir ayna karşılar. Bu ayna hem konuşur, hem de bir sinema perdesine dönüşerek, Halime'nin sütannelik maksadıyla bebek Muhammed'i alması, kabilesindeki kıtlığın da o özel bebeğin bereketiyle son bulması gibi harikulade halleri gösterir.
Zehra'nın bu fantastik yolculuğuna bütün kainat yardımcı olmak ister. Öyle ki; gittiği parkta yaslandığı güzel çınar onu kovuğuna davet ederek bir zaman tünelinden Mekke'ye geçirir. Başka bir gün rüzgâr onu havalandırıp, bir bulut üzerinde Hayal Ülkesi'ne taşırken, Rasûlullâh'ın güzel hallerini hikâye eder. Kimi zaman yaşlı bir karınca, kimi zaman bir toz zerreciği, bazen de kütüphanedeki bir harita, Zehra'ya çok merak ettiği "Saadet Asrı”nın hâdiselerini anlatır. Kitabımız böylece Zehra ile beraber, okurlarını da mânevî bir iklime götürür. Orada gönülleri kâinatın güneşi aydınlatır: Hz. Muhammed Mustafâ (Aleyhissalâtü vesselâm)
Yorumlar