UMUDUN PEŞİNDE: “SAHİPSİZLER”
- Ayşe Kevser CAN
- 11 Haz 2024
- 4 dakikada okunur
Yazar: Ayşe Kevser Can
Editör: Gamze Güneş

Yazar Hana Tooke’un yazdığı “The Unadoptables” romanı “Sahipsizler” ismiyle Türkçe’ye çevrilerek Genç Timaş etiketi ile yayın dünyasına giriyor. Kitabın çizimleri Ayesha L. Rubio, çevirisi ise Barış Purut tarafından yapılmış olan gotik, esprili, absürt ve büyüleyici bir anlatıma sahip olan kitap, sizleri terk edilmiş yetimler beşlisinin on dokuzuncu yüzyıl Amsterdam’ının atmosferinde heyecan dolu maceraya götürüyor! 19.Yüzyıl Amsterdam’ında bir maceraya atılmayı hiç düşünür müsünüz? Peki bir macera ne kadar gotik ve absürt olabilir dersiniz?
Kitap, Amsterdam’ın Küçük Lale Yetimhanesi’nde yaşamak zorunda bırakılan bu beş sıra dışı çocuğun hikâyesini anlatıyor. Çocukların sıra dışı olmalarının sebebi ise yetimhaneye bırakılış şekilleri. Küçük Lale Yetimhanesi’ne çocuk bırakabilmek için belli kuralları yerine getirmek gerekiyor ve bu kurallar konulduğu yıldan beri bir kere bile çiğnenmeksizin uygulanıyor. Roman, her biri birbirinden farklı beş bebeğin yetimhaneye bırakılmalarıyla başlıyor. Küçük Lale Yetimhanesi’ne terk edilen beş bebeğin isimleri ve asilikleri ise terk edilme şekillerine göre belirleniyor. Çünkü hiçbiri terk edilme kurallarına uygun bir şekilde yetimhaneye bırakılmıyor ve hepsinin kendine has özellikleri var. Elinora Gassbeek’in Küçük Lale Yetimhanesi’nin müdireliğini yaptığı onca yıl içinde, “Bebek Terk Etme Kuralları” bir kez olsun ihmal edilmiyor. Ta ki 1886 yılının sonbaharına kadar. O sonbahar ve takibindeki aylarda Küçük Lale Yetimhanesi’ne art arda beş bebek terk ediliyor. Kurallar’ın ön kapıda açıkça belirtilmesine rağmen, hiçbiri doğru düzgün terk edilmiyor.
Lotta, Egg, Fenna, Sem ve Milou isimli beş çocuğun absürt hikâyeleri onlar daha bebekken başlıyor. Yetimhaneye kabul edilemeyecek şartlarda; biri teneke alet kutusunda, biri kömür kovasında, biri piknik sepetinde, biri buğday çuvalında ve sonuncusu tabut şeklindeki bir sepette olmak üzere yıllarca “Bebek Terk Etme Kuralları”nın hiç çiğnenmediği Küçük Lale Yetimhanesi’ne bırakılan bu bebekler, onları farklı kılan özellikleri nedeniyle yetimhanenin despot ve sevgisiz müdiresi Elinora Gassbeek tarafından “Sahipsizler” olarak etiketleniyor. Bu ayrıştırma ve dışlama beş çocuğu birbirine ve hayata bağlayan en büyük güç noktası olurken, Elinora Gassbeek’in gözü sefalet içinde yetimhanede yaşayan çocuklara odaklanmaktan geri kalmıyor. Hepsi birbirinden farklı olan bu beş küçük yetimler, zamanla çok yakın arkadaş oluyorlar. Ve onları sevmediğini her halinden belli eden yetimhane müdiresinin yanında bir gün evlat edinilecekleri günü bekliyorlar. Milou hariç. Milou’nun terk edilmesiyle ilgili diğerlerinden farklı fikirleri ve hatta bununla ilgili teorilerini yazıp derlediği bir defteri var, daha da önemlisi ailesinin bir gün geri geleceğine dair kuvvetli bir inancı mevcut. Bu inanca tutunan Milou, evlat edinilmemek için elinden geleni yapar ve artık sabrı taşan Müdire Gassbeek ise taşıdıkları farklı özellikleri nedeniyle -evlat edinilemeyen- yetimlerin hepsinden tek hamle ile kurtulmaya karar verir.
Diğer çocuklardan farklı oldukları için dışlanan ve yetimhanenin müdiresi tarafından “sahipsizler” olarak adlandırılan çocuklar, yetimhanede yaşadıkları on iki yıl boyunca ailelerini bulma umutlarını bir kez bile kaybetmiyorlar. Fakat gizemli bir adam yetimhanenin kapısına geldiğinde ve çocukları evlat edinmek istediğini söylediğinde işler oldukça karmaşık bir hal almaya başlıyor. Uğursuz bir gemi kaptanı olan gizemli adama sözleşmeli köle olarak satılma tehdidiyle karşı karşıya kalan bu çocuklar, Milou’nun kurt sezgili kulaklarının ona verdiği hislerinin gücüne güvenerek ve yetimhaneden kaçma kararı alarak cesur bir kaçış gerçekleştiriyorlar. Grubun elebaşısı olan Milou’nun ebeveynlerine götüreceğine inandığı teorilerle dolu ipuçlarının izini sürmek için bilinmeyene doğru yola çıkıyorlar. Bu yolculuk, Amsterdam’ın büyüleyici atmosferinde, kendi güçlerini fark ettikleri, sevgiyle birbirlerine tutundukları, korsan gemiler, saatçiler, zalim kötü adamlar, terk edilmiş ev ve kuklalarla dolu, heyecanlı bir kaçış hikâyesine dönüşüyor. Giriş bölümünden itibaren sakin ilerleyen kitabın kaçış macerasından sonra aksiyonu had safhaya ulaşıyor.
Olaylı bir şekilde özgürlüklerine kavuştuklarını düşünen bu beş yetim, kaçış sırasında Milou’ya ailesinin bıraktığı etiketi işlemeli, oyuncak kedi kuklasının içinden çıkan saatin koordinatlarından yola çıkarak Milou’nun ailesini bulmaya çalışıyorlar. Milou’nun motivasyonu kendi ailesini bulmak olsa da arkadaşlarıyla beraber sıcak bir yuvaya kavuşma isteği de vardır. Roman boyunca çocuklar, Milou’nun ailesine kavuşma isteği çizgisinde hareket etseler de, karşılaştıkları zorluklarla baş etme şekilleriyle, acımasız bir dünyada birbirlerine destek olmalarıyla, her şart ve koşulda yetenekleriyle birbirlerini tamamlıyorlar. Yetimhane’de büyümek, terk edilmek, kimsesizlik temalarının anlatımı zor olsa da, bu temalar duygusal bir açıdan ele alınmıyor. Dramatik bir kitapla karşılaşacağınızı düşünürken yazar bu duygusallıktan kaçınarak, daha çok çocukların kendini var edebildiğini, çevrelerindeki kötülerle baş edebildiğini, zorluklar karşısında birlikte mücadele edebildiklerini ve en önemlisi kimsenin farkında olmadığı ve önemsemediği özel yetenekleriyle mücadele edebildiğini, okurların da kendi payına dersler çıkarabileceğini hissettirmeden anlatıyor.
Zengin bir arkadaşlık hikâyesinin ve hayal gücünün bulunduğu bu kitapta, iki ana “kötü” karakterimiz var. Biri yetimhanenin müdiresi Elinora Gassbeek diğeri de sıra dışı yetimleri evlat edinmeye çalışan gizemli adam gemici Rotman. Yetim karakterlerimizin hepsi ise belli başlı yeteneklere sahip. Kibar ve iğne-iplik konusunda inanılmaz yetenekli Sem oldukça iyi bir terzi, mutfak sanatlarında yetenekli, birbirinden güzel yemekler yapan ama sesini asla bulamayan güzel kızıl Fenna, her iki elinde de altı parmak bulunan zekası parlak, matematik dehası bir bilim insanı Lotta, harita çizen ve nereden geldiğini öğrenmek isteyen, Asya kökenli, inanılmaz derecede çizim konusunda yetenekli sanatçı Eggbert ve son olarak, abanoz saçlı, gece yarısı gözlü, harika hikâyeler anlatan, ailesinin bir gün onun için döneceğine emin ve grubun elebaşısı cesur Milou.
Birbirine sadık ve oldukça bağlı olan bu beş sıra dışı cesur çocuğun macerasını okumak hem heyecanlı, hem keyifli. Hikâye ilerledikçe “Bu çocuklar nasıl kurtulacak, peki şimdi ne yapacak?” sorularını sıklıkla sorabilirsiniz. Ancak karakterlerimizin hepsi birbirinden yetenekli ve zeki! Karşılaştıkları her yeni sorunu zekaları ve yaratıcı çözümleriyle alt edebiliyorlar. Engelleri sevgiyle aşan bu beş yetimin yaratıcılık ve gizem dolu hikâyesiyle okurla buluşan Sahipsizler, oldukça ilginç karakterleri, beklenmedik sıra dışı olay örgüsü, bitmek bilmeyen heyecanı ile sadece çocuklar ve gençler için değil, yetişkinler için de keyifle okunabilecek bir kitap. Bizden söylemesi!
KÜNYE
Yayınevi: Genç Timaş
Yaş grubu: 12 yaş ve üzeri
Tür: Kurgu, Distopya
Comments