ZİRVENİN DİBİNDEKİ ÇOCUK
- Ümmiye Dikmen
- 30 Eki 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 31 Eki 2024
Yazar: Zeynep Yıldırım
Editör: Ümmiye Dikmen

Beş milyondan fazla satan Çizgili Pijamalı Çocuk’un yazarı John Boyne, bu kitapta Nazi zulmüne ve etkilerine farklı açılardan bakmanızı sağlıyor. 2015 yılında Emili İlemre’nin çevirisiyle Tudem Yayınlarından çıkan Zirvenin Dibindeki Çocuk; kurgusu çok kuvvetli bir eser. Bu kitap cevaplanması zor bazı sorulara, yanıt olabilecek nitelikte. Mesela, ırkçılık mikrobu bir masumu nasıl suçluya dönüştürür? Güç zehirli bir bal gibi; onu elde eden bazılarını, nasıl zorbaya dönüştürür?
Kısaca kitaptan bahsedecek olursak;
Savaş gazisi Alman bir baba ile Fransız bir annenin oğlu olan, masum küçük Pierrot’un kim olduğunu bulmaya çalışırken, güce zaafının olması, maruz kaldığı acımasızlıklar ve yaptığı seçimler yüzünden barbar bir zorbaya dönüşmesini izliyoruz. Gerçekten okumuyor, sanki izliyoruz. Yazar bir film sahnesi gibi oturtuyor kafamızda sahneleri.
Köpeği Dartanyan’la oynamayı seven, arkadaşı Anshel’le iyi bir ikili olan Pierrot, babası ve annesinin art arda ölümlerinden sonra bir yetimhaneye gönderilir. Orada çeşitli akran zorbalıklarına maruz kalan karakterimiz buradan da Almanya’nın Alplerinde, halasının kâhya olduğu Berghof’a gönderilir. Burası İkinci Dünya Savaşında canice katliamlar yapan bir adamın dinlenme evidir.
Küçük Pierrot geldiği zirvedeki dağ evinde, şahit olduğu kötülükleri anlamaya çalışarak büyür. Suyu olmayan banyo odalarını, yüzlerce hatta binlerce hektarlık esir kamplarını… Daha anlayacak yaşta değilken Nasyonalist parti üyesi gibi davranan Pierrot’un adı bile değişir. Yerine güç tutkunu bir Hitler Genci olmaya çalışan Pieter gelir. Oradan oraya giderken savaşın insanları ve şehirleri yok etmesine tanıklık eder. Yavaş yavaş zirvenin dibine çekilir.
Fakat bu düşüşe rağmen, başta tanıdığınız masum Pierrot’a olan inancınızı kaybetmek istemiyorsunuz. Zorba olduğu anlarda bile; en sonunda doğruyu bulacağına ya da pişman olacağına dair bir umutla okuyorsunuz kitabı. Acaba buna değiyor mu?
Yazar akran zorbalıklarını, Hitler Gençliği’nin hastalıklı zihin yapısını sansürsüz işlemiş. Irkçılık mikrobunun, kan emici bir hastalık gibi insanların ruhuna nasıl yapıştığını görüyoruz. Gözü dönmüş, tek tutkusu güç ve şiddet olan koca bir genç sürüsü. Soykırımın yakıcılığını derinden hissettiğimiz şu günlerde; gençler olarak bu kitabın üzerinden, konuyla ilgili türlü müzakereler yapılabilirsiniz. Kitap tahlil atölyelerinde okuyabilirsiniz. Fakat bu tartışmalar da o zaman neredeyse tüm dünyanın bir buhranın içinde olduğu unutulmamalıdır. Bugün ise İsrail, Gazze’yi tek başına, dünyaya kafa tutarcasına işgal ediyor!
Kitabın bir bölümünde on dört yaşında ergen bir oğlanın, yoğun hisleriyle bir kıza yaklaşımını yazmış yazar. Kalemini pek kısmamış biraz üstünü örterek anlatabilirdi diye düşünüyorum. Bazı bölümlerde şiddeti de apaçık okuyoruz. Kitabı okumadan önce bunları göz önünde bulundurmak gerek.
Bunlara rağmen okunduğunda ufuk açacak bir kitap. Edebi açıdan gayet iyi bir eser. Kurgusu çok güçlü ve karakterler çok derinlikli. Kitabı okurken kurgusuyla ve karakter tasarımıyla ilgilenirseniz bu konularda istifade edebilirsiniz. On dört yaş ve üstü için uygundur. İyi okumalar dilerim.
Kitabın hem içeriğini hem de edebî yönünü anlatan güzel bir analiz olmuş yazınız.Bir okur olarak kitapların edebî yönleri ile ilgili teferruatın üzerinde durmam fakat okur olarak ilgilendiğim içerik konusunda yazınızda ihtiyacım olan bilgileri bulduğumu ve beni kitabı okumaya yölendirebilecek bir yazı olduğunu da söylemek isterim.Başarılarınız daim olsun şükranla...
Nuray Kurt